Yunanistan Çıkmalı, Piyasalar Rahatlamalı

Yunanistan mevzusu o kadar uzadı ki, artık gına geldi. Belirsizlik, dünya piyasalarını allak bulak ediyor. Yatırımcı pozisyon alırken korkuyor. Sağlıklı analiz yapılamıyor. Bu piyasa ikliminde küçük pozisyonların açılması, zararı kapat emirlerinin yakın seviyelere konulması gerekir. Başından beri, ‘’Yunanistan eurodan çıkmalıdır. Ülke için en iyi seçenek budur’’ diyorum. Görüşüm milim oynamadı. ‘‘Eurodan çıkışın Yunan ekonomisine fayda sağlamayacağı’’ tezi fazlasıyla indirgemecidir.

Bir AB üyesi olsa da, Yunanistan’ın özerk bir hareket alanı vardır. Bu pazar yapılacak referandumda, Yunan halkı umarım çıkış yolunu seçer.

Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) tahvil alım programının başındayız. Program Eylül 2016’ya kadar devam edecek gibi gözükse de ucu açıktır. Önceleri, ‘‘Olası bir çıkış Yunanistan için iyidir. Euro bölgesi piyasaları için riskler yaratır’’ diyordum. Riskler yine masadadır. Öte yandan, AMB’nin tahvil alım programına olan güven yüksektir. Risk almanın zamanıdır. Çünkü Yunanistan bütün piyasaları rehin tutuyor. Bu yazıyı yazarken, Yunanistan IMF’ye olan borcunu ödemeyeceğini açıkladı. Bu bir temerrüt durumu oluyor ki sıkıntı burada bitmiyor. Bundan sonra gözler Avrupa Finansal İstikrar Fonu’na (EFSF) çevrilecek. IMF’den gelecek ‘‘temerrüt’’ açıklamasından sonra, EFSF, karşılıklı temerrüt şartını tetiklemek istemeyeceği için Yunanistan’dan erken bir ödeme talep edebilir. 20 Temmuz’da AMB’ye yapılması gereken bir ödeme de var. Yunan dramasının artık bitmesi lazım.    

Çin Merkez Bankası’nın hamlesi; İsviçre Merkez Bankası’nın (İMB) frank talebinin artacağı düşüncesiyle yaptığı kur müdahalesi; AMB’nin tahvil alımlarıyla piyasalar dengelendi. Euro bölgesindeki sorunlu ülkelerin tahvil piyasaları biraz toparlandı. Özellikle İsviçre ve Avrupa merkez bankalarının proaktif davranmaları önemlidir. İMB’nin hamlesi foreks piyasalarındaki baskıyı azalttı. AMB’nin tahvil alımları bilhassa sorunlu ülkelerin faizlerinin uçup gitmesini engelledi. AMB’nin alımlarla ilgili haftalık güncelleme yapması, kuruma esneklik sağlıyor. Aslında piyasa, haftanın ilk iki gününde AMB’nin ne kadarlık alım yaptığını bilmiyor, sadece tahmin yapıyor. Zor bir haftanın içindeyiz. Hem çeyrek sonu hem de yarıyıl sonu olması nedeniyle portföylerde ayarlamalar yapılıyor. Perşembe günü ABD istihdam raporu açıklanıyor. Cuma günü Amerikan piyasalarının kapalı olduğunu da ekleyelim. Bu nedenlerle, işlem hacimleri ve likidite zayıf seyrediyor. Bu tip piyasa ortamlarında, merkez bankalarının müdahaleleri daha etkili gözükebilir. Yine de, haftanın son üç gününde oynaklık yüksek kalabilir.

Yunanistan krizine rağmen, küresel piyasalardaki gidişatı etkileyecek önemli faktörler Çin piyasalarının durumu ve Fed’in politikasıdır. Fed’den bir faiz artırımı fiyatlara girdi. İkinci faiz artırımı bu sene olmayabilir. İkinci faiz artırımı beklentisinin artması farklı fiyatlamalara yol açar. Çin konusu mühimdir. Buradaki rallinin devam etmesi, gelişen ülke piyasalarını destekleyen bir unsurdur. Zaten Çin yönetimi likidite bazlı bu rallinin sürmesi için her şeyi yapıyor. Geçen hafta sonu yapılan faiz indirimleri, Yunanistan’ın yaratacağı risklerinin azaltılması için yapılmış gibi gözükse de, gerçek neden bellidir. Altı yüz milyar dolara sahip olan emeklilik fonunun hisse senetlerine yatırım yapmasına izin verildiğinin açıklanması, Çin yönetiminin son atağıdır. Haziran ayı, Çin şirketleri açısından genelde zor geçer. Bu dönemde finansal raporlar hazırlanır. Likidite miktarı hızla düşer. Hisse senedi fiyatları olumsuz etkilenir. Tabii son günlerdeki satışların nedeni yine bu haziran etkisiyse, temmuzda bir toparlanma görülebilir. Çin piyasalarında temmuzda yukarı yönlü bir hareket olmazsa, küresel piyasalar açısından başka şeyler konuşmaya başlayabiliriz.   

 

Doç. Dr. Atılım Murat

01/07/2015 tarihinde eklendi.
Tüm Blog